Bu yıl aklımda kalan, dört yağmur gününü hatırlıyorum; İkisi geceydi yağdı bitti. Gündüz yağanlarsa yarım saat göz gözü görmedi yel gibi geçtı ve bitti..Yağmıyor artık çocukluğumun deli yağmurları. Şemsiyesiz adam görmezdim, çizme bot giymeyen çocuk olmazdı çarşıda pazarda okulda. Okulun bahçe giderleri tıkanır, yağmur suyundan havuz olurdu. Evin duvarla çevrili bahçesi de yine tıkanır, kağıttan kayıklar yüzdürmek eğlence olurdu.
Hatırlarım hiç ara vermeden, gece gündüz otuz gün yağmur yağdığını. Güneşi görmediğimiz haftalar olurdu. Sokağa çıkılmaz oyunlar oynanmaz, misket oynanmaz, evlerde sıkıntılar basardı. Her yer çamur her yer ıslaktı.. Ya şimdi! Her yer kuru, ağaç kuru, yaprak kuru, toprak kuru. Derenın suyu yazın ki kadar az, Irmağın suyu, yazın kinden de az. Suyun denizden karaya devirdaimi yok, yağmur yağıp yıkanmıyor ağaçlar, ıslanıp çürüyüp, gübre olmuyor yapraklar. Büyümüyor ağaçlar, kuruyor genç fidanlar, çavlamıyor sular kaynaklar. Kayboldu tatlı su muvarları, göz göz pınarları. Göçmen kuşlar göçe gelmez oldu. Göçe gelecek sulak göletler kalmadı. Karabatak kuşları yüzmez oldu. Oksijen kalmamış durgun sularda, akmayan derede, ırmakta. Derlerdi; elli yıl sonra Akdeniz bölgesi çöl, Karadenizin havası olur Akdeniz! Bu kadar çabuk dönüşüm beklemezdim, geldi çattı o zamanlar. Eski zamanlara ne mevsim döner nede insan. Mevsim gider, insan gider. Kalan gök kubbede hoş sedân..
MVÖ.
|